Tutum, bilindiği gibi kişinin bir nesne, bir olay ya da bir insan hakkındaki olumlu veya olumsuz değerlendirmeleridir. Tutumlar davranışları etkilediği için çok önemlidir. Tutumlarla ilgili en geçerli bulgulardan biri insanların tutumları ile davranışları arasında tutarlılık arayışı içinde olmalarıdır. Farklı bir ifade ile insanların normal olarak tutum ve davranış arasındaki çelişkiyi en aza indirgemeye çalışmaları beklenir. İnsanların sahip oldukları tutumları arasında ya da davranışlar ile tutumları arasında tutarsızlık olduğunda, insanlar rahatsız olurlar. Bu nedenle oluşan çelişkiyi ve rahatsızlığı azaltmaya çalışırlar.
Şüphesiz ki, hiç bir insan çelişkiden tamamen kurtulamaz. “Dürüstlüğün en iyi değerlerden biri” olduğunu bilirsiniz, ancak kasiyer paranın üstünü fazla verdiğinde sesinizi çıkartmayabilirsiniz. Çocuğunuza her yemekten sonra dişlerini fırçalamasını söylersiniz ama siz fırçalamazsınız. Daha kötüsü de çocuğunuza sigara içmemesini tembih edersiniz ama siz sigara içersiniz.
İnsanın söz konusu çelişkilerin etkisini azaltmak için başvurduğu yollar vardır. İlk olarak çelişkiyi yaratan unsur kişi için ne kadar önemlidir. İkincisi insanın bu unsurları ne derece etkileyebileceği ya da değiştirebileceği hakkındaki inancıdır. Üçüncüsü ise çelişkinin içinde var olan ödüllerin varlığıdır.
Eğer çelişkiyi yaratan şeyler nispeten sizin için önemsiz ise, bu dengesizliği düzeltmek için duyduğunuz baskı az olacaktır. Örneğin, bir şirket yöneticisi olduğunuzu düşünün. Şirketinizin üretim süreçlerinde hiç bir şekilde havayı ya da suyu kirletmemesi gerektiğine inanmaktasınız. Ancak mesleğinizin gereği olarak, hava kirliliği konusundaki tutumlarınızı ve şirketin karlılığı gibi birbirleriyle çelişen konularda karar veren kişi durumundasınız. Şirketin atıklarının yöredeki ırmağa dökülmesinin (bunun yasal olduğunu varsayıyoruz) şirketin ekonomik çıkarları açısından en iyi durum olduğunu bilmektesiniz. Bu durumda ne yapacaksınız? Açıkça siz yüksek derecede bilişsel çelişki yaşayabilirsiniz. Bu örnekteki unsurların önemli olması nedeniyle, sizin bu tutarsızlığı göz ardı etmesini bekleyemeyiz. Bu ikilem karşısında sizin izleyebileceğiniz birkaç yol bulunmaktadır.
Davranışınızı değiştirebilir yani ırmağı kirletmeye son verebilirsiniz. Ya da çelişki yaratan davranışın çok da önemli olmadığına karar vererek, çelişkiyi azaltabilirsiniz. “Hayatımı kazanmak zorundayım ve şirkette bir karar verici olarak şirketin çıkarlarını çevrenin ya da toplumun üzerinde tutmalıyım” diyebilirsiniz. Sizin için üçüncü seçenek tutumunuzu değiştirmektir. “Irmağı kirletmek kötü bir şey değildir”. Hatta bir başka seçenek de, çelişki yaratan unsurları dengelemek için, diğer uygun unsurlar bulmaya çalışmaktır. “Ürünlerimizi üretmekten dolayı topluma sağladığımız fayda, ırmağı kirletmemizin toplumsal maliyetinden çok daha fazladır”.
İnsanların çelişki unsurlarını ne derece etkileyebilecekleri hakkındaki inançları, çelişkiye nasıl tepki göstereceklerini etkiler. Eğer çelişkinin kendi kontrolleri dışında bir sonuç olduğunu algılarlar yani seçme haklarının olmadığını düşünürler ise tutum değişikliğini daha çok kabul ederler. Örneğin, çelişki yaratan davranış patronun bir emrinin sonucu olarak ortaya çıktıysa, çelişkiyi azaltma arzusu, bu davranışın kişinin isteğine bağlı olarak ortaya çıkması durumuna göre daha az olacaktır. Çelişki olduğu halde çelişki haklı çıkarılabilir, ya da mantığa göre açıklanabilir.
Ödüller de kişinin çelişkiyi azaltma için güdülenme derecesini etkiler. Yüksek derecede çelişkide var olan gerilim, büyük bir ödülle özdeşleştiğinde azalabilir. Ödüller, kişinin bilançosundaki tutarlılık tarafını arttırarak çelişkiyi azaltır. İnsanlar örgütlerdeki hizmetleri karşılığında belirli ödül ya da karşılıklar aldıkları için işlerindeki çelişkilere, iş dışında ortaya çıkan çelişkilerden daha fazla dayanabilirler.
Bu ılımlaştırıcı faktörler, insanların çelişki yaşasalar dahi, doğrudan bu çelişkinin azaltılmasına yönelik hareket etmeyeceklerini öne sürer. Eğer çelişkiyi yaratan unsunlar çok önemli değilse, insan çelişkinin kendi dışından geldiğini ve kendi tarafından kontrol edilemeyeceğini algılarsa ya da ödüller çelişkiyi silecek kadar önemliyse, kişi çelişkiyi azaltmak için çok baskı hissetmeyecektir (*).
Yukarıda verdiğim örnekleri, ülkemizin yaşadığı toplumsal çelişkilere uyarlamak herhalde zor olmayacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına yönelik son dönemlerde yapılan kabul edilemez saldırılar, çirkin ifadeler ve yayınlar hepimizi derinden üzmektedir. Buna karşın bu saldırıları, çirkin ifadeleri ya da yayınları yapanlar ya da yapılmasını destekleyenlerin Milli Bayramlarımızda ve 10 Kasımlarda Anıtkabirde törenlerde ve saygı duruşlarında ön sıralarda olduğunu hepimiz görüyoruz.
Bu tutum ve davranış çelişkisidir. Sorum, “Neden bu çelişki kişileri rahatsız etmemektedir.”
Bu kapsamda açıklamaya yol gösterecek paragrafı tekrarlayalım.
İnsanın söz konusu çelişkilerin etkisini azaltmak için başvurduğu yollar vardır. İlk olarak çelişkiyi yaratan unsur kişi için ne kadar önemlidir. İkincisi insanın bu unsurları ne derece etkileyebileceği ya da değiştirebileceği hakkındaki inancıdır. Üçüncüsü ise çelişkinin içinde var olan ödüllerin varlığıdır.
İlgili kişilerde (*);
Ne yapmalılar? İki yol var…