Genel olarak eğitim işiyle uğraşan herkes; öğretmenler, öğretim üyeleri ve bunun gibi çeşitli eğitimlerde eğitici olarak bulunan kişiler, sınıf içinde kontrolü sağlamak için çeşitli stratejiler uygularlar. Bunlardan bir tanesi de ödül ve ceza ikilisidir. Öğrencilerimiz herhangi sınıf düzenini bozacak bir hareket yaptıklarında tepki verecek miyiz? Nasıl tepki vereceğiz? Ya da Ne sertlikte tepki vereceğiz? Tabii ki bilim alanında bunları ortaya koyan çeşitli yaklaşımlar vardır. Bu yaklaşımların bir tanesi hem çok basit hem de çok uygulanabilirdir. Genelde de benim kullandığım yöntemlerden biridir.
Öğrenci, bir arkadaşı ile sınıfta konuşuyor, cep telefonuyla oynuyor, ilgisiz, sınıfa geç geliyor gibi örnekleri yüzlerce kez çoğaltabiliriz. Öğrencilere tepkimiz nasıl olmalı? Tabii ki sadece öğrenim hayatı ile ilgili değil sosyal hayatımızda da başımıza gelen binlerce örnekte neler yapmalıyız? Cep telefonuyla uğraşan öğrenciye ne yapalım? Geç kalan öğrencilere tepki verelim mi? İş yerinde müşteriye agresif davranan iş görene nasıl davranalım? İşi istenen nitelikte yapmayan kişiyle ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? Bu gibi soruları da çoğaltabiliriz.
İşte aşağıda teorisini açıkladığım yaklaşım, öncelikli olarak kişinin davranışını aynı ortamda aynı anda diğer insanların neler yaptığına bakarak değerlendirin demektedir. Kişi sınıfta konuşuyor, diğer öğrenciler ne yapıyor? İş gören müşterilere agresif davranıyor, diğer iş görenler ne yapıyor? Öğrenci kampüs içerisinde 120 km hızla araba kullanıyor, diğer insanlar ne yapıyor? Herkes kurallara uymuyor ise aynı anda aynı durumda kişiye ceza verme eğilimimiz az olur. Çünkü dışsal bir etmenin varlığı söz konusudur. Aslında herkes konuşuyor ise dışsal bir etmen vardır. Ders çok sıkıcıdır ya da der cuma günü öğleden sonradır, fiziksel ortam kötüdür, öğretim elemanı kötü ders anlatıyordur vs. Başka örnekte tüm görevli personel müşterilere agresif davranıyordur. İşte dışsal etkinin olduğu davranışlara sert tepki verilmesi doğru değildir. Çünkü dışsal etmenin ortadan kalktığında davranışların düzeleceğini bekleriz. Bununla birlikte sadece bir kişi agresif ise sadece bir kişi hep işe geç kalıyor ise sadece bir öğrenci kurallara uymuyor ise o zaman bu davranışın nedenini içsel olarak tanımlamak mümkündür. İçsel nedenselliklerde kişiye tepki vermek ya da ceza vermek ve önlem almak gerekmektedir. Çünkü onun dışında kimse yapmıyordur. Genellikle öğrenciler zayıf not aldıklarında, bütün sınıfın zayıf not aldığı, soruların çok zor olduğu, hocanın anlatmadığı yerden sorduğu bahanesiyle anne babasına açıklamada bulunurlar. Bunun nedeni işte budur yani herkesin aynı şeyi yapması dışsal bir nedenin olduğunu gösterir ve dışsal nedenler de de ceza verme eğilimi azalır hatta hiç olmaz.
İkincisi aynı ortamda farklı zamanlarda kişinin davranışlarına bakılır. Bir başka ifadeyle davranışın sürekli olup olmadığı önemlidir. Davranış tutarlı olarak mı ortaya çıkmaktadır? Öğrenci sürekli derse geç kalıyorsa davranışı tutarlıdır. İşgören sürekli olarak agresif davranıyorsa davranışı tutarlıdır. Öğrenci sürekli olarak cep telefonuyla uğraşıyor ise davranışı tutarlıdır. Tutarlı davranışların nedeni ise içseldir. Bu nedenle içsel faktörlerin ortaya koyduğu davranışlar da ceza verme eğilimimiz yüksek olur ancak bir defa agresif davrandıysa sadece işe bir defa geç kaldıysa sadece bir defa cep telefonuyla uğraştıysa onun nedeninin dışsal olduğunu düşünürüz. Dolayısıyla tepki gösterme eğiliminde olmayız. Daha hoşgörülü oluruz.
Üçüncü olarak ise kişinin farklı ortamlarda farklı zamanlardaki davranışlarına bakarız. Kişi her yerde agresifse yani evinde de agresif sosyal ortamda da agresif ve iş yerinde de agresif ise ayırt edicilik yoktur. Her yerde aynı davranış ortaya koyuluyordur. O zaman davranışın içsel olduğunu düşünür ve davranışı kontrol altına alma, ikaz etme ya da ceza verme eğiliminde oluruz. Bununla birlikte sadece iş yerinde agresif dışarda sakin bir insan ise belli ki iş yerinde onun agresif olmasını tetikleyen bir neden vardır. Bir başka değişle dışsal bir neden vardır. O zaman tepki gösterme eğiliminde olmayız. Öğrenci tüm derslerinden başarısız ise nedeni içseldir. Ancak tek bir dersten başarısız diğer derslerden başarılı ise nedeni dışsaldır. Üniversite yönetmeliklerinde genel olarak not ortalamasına bakıp öğrencinin nispeten başarısız (F notu hariç)olduğu derslerden de geçmesini sağlıyoruz.
Temel olarak üç boyutun tamamen içsel olanlarda daha sert önlemler almak zorundayız. Dışsal nedenler ise daha hoşgörü davranmak son derece yerinde olur.
Atıf Kuramı
Başkalarının davranışlarının nedenleri hakkında doğru algılar oluşturma sürecine “atıf süreci” dedir.* Atıf teorisi, insanların davranışlarına dikkat edildiğinde, içsel ya da dışsal sebeplerin neden olduğu anlaşılır.
Bireylerin davranışlarının içsel ya da dışsal faktörler tarafından koşullandığını ayırt etmemizin iki nedeni vardır:
Bu saptama, 3 temel bağımsız faktöre dayanmaktadır:
Memur işe geç geliyor/agresif davranıyor/öğrenci sınavda başarısız vb.
Bireyin davranışlarının içsel nedenlere en fazla atfedilebileceği koşullar:
Düşük mutabakat, yüksek tutarlılık, düşük belirginlik…
Bireyin davranışlarının dışsal nedenlere en fazla atfedilebileceği koşullar:
Yüksek mutabakat, düşük tutarlılık, yüksek belirginlik…
Bireyler topladıkları bu üç tür bilgiyi kullanırken “temel atıf hatası” ve “kendi lehine taraflılık hatası”na düşebilirler.
Temel atıf hatasında dış faktörlere aşırı önem verilirken, davranışın bireysel faktörlerinin önemi çok azalır. Örneğin, başarısızlığın kaynağı olarak destek eksikliğine (dış faktörler) ve durumla ilgili başka bir faktöre atıf yapılır. Böylece bireyin başarısız performansta kendi sorumluluğunu inkâr etmesi ve sebebi bir dış faktöre atfetmesi, öte yandan başarılı olduğu zaman bunun sebebini kendine atfetmesi kendi lehine taraflılık hatasını oluşturur.