Genel olarak birçok liderlik ile ilgili yaklaşımlarda demokratik davranış biçimlerinin otoriter davranış biçimlerine karşı çok daha performansı artırdığı tartışılsa da her iki liderlik tarzının da etkili olduğu farklı şartlar söz konusudur.
Liderlerin davranış yapılarını belirlerken model alabilecekleri yaklaşımlardan biri “olgunluk modeli”dir. Buna göre, eğer astlar düşük görev olgunluğuna sahiplerse diğer bir deyimle, az yetenekli veya eğitim düzeyleri düşük ya da kendilerine güvenleri zayıfsa, liderlerinden görmeyi arzuladıkları davranışlar, daha olgun olan yetenek, eğitim, kendine güven ve işgörme arzusu yüksek olan astların liderlerinden görmek istedikleri davranışlardan daha farklı olmaktadır.
“Yeni taşındığımız evimizde, apartman hizmetlerini gören Ali beyle tanışmıştık. Adı da aynı olduğu için aklımda kaldı ve temel iletişim düzeyinde ilişki kurduk. Ali bey, “Günaydın Ali abi” ya da “Merhaba hocam” der, bende karşılık verirdim. İlerleyen zaman içinde iletişimimiz arttı ve kapı önünde konuşmaya başladık. Genelde siyaset ve futbol ana konularımız olmuştu. Ben de bu duruma hoşgörü ile bakıyor, tüm gün içinde hiç iletişim kuramayan ya da konuşamayan bir kişiye insancıl yaklaşımlar içinde 3–5 dakika ayırmanın anlamsız olmadığını düşünüyordum. Bu durumda belli bir süre almış ve iletişimimizin boyutu iyice genişlemişti. Bazen yerli-yersiz espriler yapmaya hatta halk deyimi ile laf atmaya başlamıştı. Günlerden birgün Ali her zamanki gibi akşam vakti kapımızı çaldı ve bir şey lazım olup olmadığını sordu. Ben de: “Bir şey lazım değil Ali, teşekkür ederim” dedim. Bunun üzerine Ali Bey, “Abi yaa” diyerek “Ne bu çöpler Allah aşkına” dedi. Şaşırmış bir vaziyette “Ne oldu Ali, anlayamadım.” dedim. “Abi ne yiyorsunuz da bu kadar çöp çıkartıyorsunuz Allahınızı severseniz!” şeklinde cevap verdi.”
Bu anekdot olgunluk seviyesi modeline ilişkin yaklaşım ile uygulamanın birleştiği noktayı ifade etmektedir. İnsanları etkileyebilmek ve yönlendirebilmek için seçilecek davranış biçimini karşı taraftaki kişinin olgunluk seviyesi belirleyecektir. İnsanlar düşük, orta ve yüksek olarak üç olgunluk seviyesinde sınıflandırıldığını varsayalım. Düşük olgunluk seviyesinde yani az yetenekli veya eğitim düzeyleri düşük ya da kendilerine güvenleri zayıfsa, bu kişileri etkilemek ve yönlendirmek için yapılacak işin ne olduğunun ve nasıl yapılması gerektiğinin söylenmesi yeterlidir. Bu olgunluktaki kişilerin bekledikleri davranış kalıbı otoriterdir. Orta olgunluk seviyesinde yani yetenekli veya orta bir eğitim seviyesinde ya da kendilerine güven derecesi ortalama düzeyde ise, bu tarz kişilere işin ne olduğunun ve nasıl yapılacağının söylenmesinin yanında neden yapıldığının da açıklanması gerekmektedir. Bu olgunluktaki kişiler yaptıkları işi neden yaptıklarını da bilmek isterler. Kişi yüksek olgunluk seviyesinde ise, belli bir yetenekte ve eğitim seviyesinde ya da kendine güveni çok yüksekse, beklediği yaklaşım demokratik davranış biçimidir. Kişi alınan kararlara katılmayı ve kararların bir parçası olmayı arzu eder.
Bu çerçevede otoriter davranış biçiminden demokratik davranış biçimine geçişte karşı taraftaki kişilerin ya da izleyicilerin olgunluk seviyesi önem kazanmaktadır.
Liderlik sürecinde olgunluk modeli ile Türk toplumunun kültürel özelliklerinin de dikkate alınması gerekmektedir. Güç mesafesi, belirgin olarak Türk toplumunun kültürel özelliklerini gösteren sınıflandırmalardan biridir.
Toplum katmanları arasında güç, otorite ya da erk anlamlı derecede farklı ise güç mesafesinin yüksekliğinden söz edilir. Tam tersi bir toplum içinde güç, otorite ya da erk birbirine yakın dağılmışsa, katmanlar arası önemli fark yoksa güç mesafesi düşüktür. Bir ülkede yer alan kurumlar ve örgütlerde genel olarak toplumun bir parçasıdır. Toplumun karakteristiklerini gösterirler. Çünkü o toplumun bireyleri aynı zamanda kurum ve örgütlerin çalışanları durumundadırlar. Türkiye güç mesafesi yüksek bir toplumdur. Arap ülkeleri, Malezya, Meksika, Panama, Filipinler gibi ülkelerden sonra en yüksek güç mesafesine sahip bir yapıdadır. Türk toplumu katmanları arasında güç eşitsiz dağılmakta ve bu eşitsiz dağılma derecesini toplum kabullenmektedir.
Örgütlerde toplumun bir yansıması olarak içinde bulundukları toplumla benzer özellikler göstermektedir. Örgütler içindeki hiyerarşik yapıda yer alan seviyeler arasında güç, otorite ya da yetki ve sorumluluklar önemli derede farklılıklar göstermektedir. Örneğin, bir rektörün otorite ve güç ya da yetki ve sorumluluk derecesi ile rektör yardımcısının yetki ve sorumluluk derecesi arasında önemli farklılıklar vardır. Bu durum bir kültüre işaret etmektedir.
Kendi başına ya da kendi yetenek ve becerilerini kullanarak bir yere gelemeyeceğine inanan insanlar, her zaman kendilerini başkalarının yardımına muhtaç hissederler. Yardımını istedikleri kişilerin de güçlü ve otorite sahibi olmasını beklerler. Onların daha güçlü olduklarını görmek kişileri memnun etmektedir. Böylelikle güçlü daha güçlü, zayıf ise daha zayıf bir konuma gelmekte ve toplum içindeki güç mesafesi artmaktadır. Artan güç mesafesi içinde ise, otoriter davranış biçimi liderlik süreçlerinde daha etkili olmaktadır. Çünkü yukarıda ifade edilen olgunluk yaklaşımında olduğu gibi astların beklentisi ve algılaması bu yönde olmaktadır. Sözü edilen yaklaşım tartışma konusu olabilir ancak toplumsal özellikler liderlik tarzını belirleyen en önemli etmenlerden biri olduğu tartışılmazdır. Dolayısıyla gerek toplum gerekse iş yaşamındaki liderlik süreçlerinde izleyicilerin özelliklerinin doğru tanımlanması başarıyı artıracaktır.